Nefes ’ten Hakikate Doğru…
“Yüreğin fısıldadığı cümlelerde oyunu bilenlerle, hakikat dans eder.”
Hakikate ulaşabilmek doğru olduğuna kesin emin olduğumuz ezberlerin bozulmasıyla başlar. Kendine güvenen kendi merkezinde durmayı, olan her şeyde kendi arkasını kapatmayı bilen kişi, gücünün doğrulukta yattığını anlamış kişidir.
Hayatın başarısı, insanın kendini her hali ile dürüst ve samimi bir şekilde tanıması ile doğru orantılıdır. Duygularımızın gerçeğini kabul etmek, sorumluluğu kendimizde görmek, olumsuzluk içeriyor olsa da “ Bu benim şu an ki hakikatim “ diyebilmek yüksek kabulleniş ve değerli farkındalıktır. İçsel özgürlük ve şifalanma böylelikle başlayacaktır.
“Duygunuzun özüne inme cesareti gösterdiğinizde huzurun ve ahengin orada olduğunu” göreceksiniz.
Herkesi kandırabiliriz ama hiçbirimiz Allah’ ı ve kendimizi kandıramayız. Olanı olduğu hali ile görüp kabulleniyor olmak, olanı sevebilmek içsel ışığınızın çoğalmasına olanak verecektir. Bu da evrenle kuracağınız en güçlü bağ demektir. Ve sonrasında kendi hakikatinize ait ne kadar mucize varsa size doğru gelmeye başlayacaktır.
Hayatımızı bilinçli ya da bilinçsiz seçimlerle yaşarız. Yaşadığımız olayların içindeyken bunun böyle olduğunu görebilmek oldukça zor, hatta çoğunlukla da imkânsızdır. Bilincimiz yükselmeden bu durumun farkına varamayız. Henüz bilinçli seviyede olmayan ego, suçluluk duygusunu karşı tarafa yükleyecek, bizi savunmada bırakacak, mutsuzluk ve acı hayatımızı cehenneme çevirmeye yetecektir.
Oysaki her şeyi biz seçmiştik. İşte tam bu nokta gelişme, dönüşme, kendi hakikatimize yol almaya başlama noktamız olacaktır. Dönüşmek üzere bekleyen duygularımızı yok saydığımızda, sadece yerimizde sayıyoruz demektir. Hayatın akışında her an yeni farkındalıklarla insanın kendi gerçekliğinde yaşayabilmesi en kutsal hakkıdır ve hak verilmez alınır, o yüzden hayatınızın hakikatine yola çıkın, işte o zaman tüm kanatın size yardım elini uzattığına her an da şahit olacaksınız. Bilinç değişiminin hayatımızın değişmeyen bir değeri olduğunu kabul etmeye başladığımız an, daha az direnişle karşılaşır daha az acı çekeriz. Evrende her şey hareket halindeyken insanın durağan olması düşünülemez. İnsan ego kaynaklı takıntıları sebebi ile düşük enerji içinde zihin tarafından tutulmaya devam ettiği sürece, ruhunun yüksek çağrısına ayak uyduracak gücü bulamaz.
Nereden gelip, nereye gidiyor olduğumuzu aramak hayatın özü, hakikati değil mi. Tesadüfen geldik, mecburen mi yaşıyoruz diyorsunuz yoksa. Yüksek ve asla değişmeyen evrensel yasalar varken, bu ego bilinci düşüncenize teslim olmanız, kendinize giden yolunuza vereceğiniz en güçlü zarardır. Sizin değişmenizi istemeyen egoya teslim olduğunuzda onun tarafından idare ediliyorsunuz demektir artık.
Yaradılışımızın yüksek amacı ve hür irademiz, yanlış anlamlar yükleyerek kendimize zarar vermeye başladığımız yerde, amacından sapar ve bu sapma ile acılar, geçmişin yükleri ve mutsuzluk bize kılavuzluk etmeye devam eder. Bütün bu olumsuzluklardan eski tanıdık, bildik acılardan özgür olmak hakikatinde bize çok yakındır;
İsteyin,
Karar verin,
Kabul edin,
Yılmayın,
Gözünüzde büyütmeyin,
Ve
Mükemmel bir hayatı yaşamayı seçin….
Görünen zahiri düzensizliğin arkasında, görünmeyen batini yüksek bir düzen vardır.
Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir hakikatte.
Dışarıda olduğunu zannettiğiniz her şeyin kaynağı aslında içinizde. Dışarı da olan geçici, içeri de olan sonsuzdur. Kime ve neye tepkiniz varsa bilin ki, sizin içinizde çözülmemiş olan geçmişin yükleri sebebi iledir. Bunlarla yaşamayı seçmeme zamanınız geldiği için buradasınız. Kendinizi sevin… Kendinize yeniyi hediye edin, limitli olan nefesinizi dönüştürün ve kendi hakikatinize dönün. İnsan düşük bilinç içinden çıkmadan en yüksekteki hakikatine ulaşamaz. Bu aleme neden geldiğini hiç sormamış ya da hep sormuş olabilirsiniz. Kendiniz için, kendinize yapacağınız en gerçek iyilik “Ben bu dünyaya neden geldim “sorusunu sormak. Ve yüreğinizin bir yerlerinde mutlaka yazılı olan bir cevabı var bu sorunuzun. O cevaba ulaşmak, o cevapla yaşamak ve cevaplarının yol gösteren ışığındaki yaşanmışlıklarla asıl aleme varmaktan daha anlamlı bir hakikatiniz olmayacaktır.
Hangi soruyu sorsanız, hangi cevabı alsanız, dünyanın neresinde doğmuş olsanız olun, hepimiz için ilk ve tek kural…
“Madde ile evrimleşmek için gelmiş olan ruhsal varlıklar olduğumuz gerçeğidir.”
Belli ki şimdi sizin zamanınız. Yoksa bu satırlardan haberi olmayanlarla birlikte olurdunuz. Bakmasını bilenlere her an, her nefeste hizmet eder dünya. Bu aleme gelmenize sebep olan özünüzdeki cevhere ulaşamadan ve yapmanız gerekenleri yapmadan mı gideceksiniz sonsuzluğa. Allah her yarattığından haberdardır. Ve her an da en yakınımızda olandır.
“An dolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. 50/KAF-16
“Bazı şeylerin rengi değiştiğinde değil, solduğunda hakikat ortaya çıkar.“
— Dilek Dursunoğlu